"YAŞLILARA KARŞI DEĞİLİZ BİZİ YAŞLANDIRAN ŞEYLERE KARŞIYIZ!" Bir Bayram Sonrası Kendini Yeniden Normal Hissetmeye Giriş.
Bayram sonrası kendini tekrar normal hissetme işine belki biraz zaman alır düşüncesiyle bayramın son günü başladım. Normalleşme süresini kısaltabilmek için de etkili bir kaynağa ihtiyacım olduğunun bilinciydeydim. Ayrıca bugüne kadar kadar ne yazdıysam hep daha önce yazılanlara bakarak, onlardan esinlenerek yazmıştım. Çoğu yazdıklarıma okumuş olduğum kitaplarda karşılaştığım ve beni çarpan bir cümleyle başlamak alışkanlığımdı. Bu arayışlarla seçtiğim kaynak, Nisan 2004'de SEL YAYINCILIK- LAROUSSE işbirliğiyle Türkçe'ye kazandırılmış olan İSYANKAR YÜZYIL- Yirminci Yüzyılın Başkaldırı Sözlüğü oldu. İSYANKAR YÜZYIL evdeki en değerli kaynaklarımdan biri olarak biliniyordu ve her ne hikmetse, ben ona ziyaretlerimden birinde oğlum Sinan'ın evindeki kütüphanede raslayıp yeniden mülkiyetime geçirmiş ve bir süre önce adadaki küçük kütüphaneme getirip koymuştum.
Kendime normalleşme konusu aramak amacıyla İSYANKAR YÜZYIL'IN sayfalarını çevirmeye başladım ve ALTERNATİF FRANSIZ BASINI- Fransa'da 1970-1975 yılları arasında dağıtılan underground yayınların tümü- başlığı altında 27.sayfanın ortasında büyük puntolarla yazılmış bir ifadeye rasladım: " YAŞLILARA KARŞI DEĞİLİZ BİZİ YAŞLANDIRAN ŞEYLER KARŞIYIZ" diyordu ifadede.
Rasladığım bu ifadenin hikayesi şu: Mayıs 1968'den sonra ufak bir solcu grup Tout isimli bir yayın organı çıkarır ve bu yayın organı bir süre sonra kendini çıkaran grubun başını yiyecektir. Arzu'dan, aşktan ve gelenek devriminden söz eder. Yazarlarından bazıları Avrupanın her tarafından gelmiş uyuşturucu bağımlısı ve hiç bir değer tanımayan gençlerle birlikte Wright Ada'sında denize girerler. Bir süre sonra Stalin'i terk ederler, Marx'ı da bırakırlar ve Tout şu sloganı benimser " Yaşlılara Karşı Değiliz Bizi Yaşlandıran Şeylere Karşıyız." Tout 1971 sonbaharında kapanır.
Buradan, hiç bir mahsur da görmeden, kendi hikayemize bağlanalım. Tout'un 1970'lerde ortaya attığı bu siyasal slogan şimdi beyin gerçekleri açısından bizim için neler ifade edebilir? Sloganın birinci bölümü bizim açımızdan bir anlam ifade etmiyor çünkü biz zaten yaşlılara karşı filan değiliz. Bu satırların yazarı 66 yaşının baharında yani Alzheimer hastalığının istatistik anlam ifade etmeye başladığı yaşlarda olduğundan kendi kendimize karşı olmak diye bir yapay sorunumuz olamaz. Dahası, ortada yine beyin araştırmala-rının ortaya koyduğu 80-90 arası yaşlardaki bazı bireyleri kapsayan "Süper Yaşlı" grubu da olduğundan artık yaşlılar bizim için acınılası genel bir kategori olamaz. Beyin araştırmalarının ortaya koyduğu yaşlılar kavramı şu: BAZI İNSANLAR YAŞLANIYORLAR BAZILARI İSE İHTİYARLI-YORLAR. Yaşlanan insanlarla ilgili genel bir bilimsel kategorik anlayış yok. Kimlerle ilgili var? O da Tout'un sloganının ikinci bölümüyle ilgili olarak, yaşlıların ihtiyarlayanlarıyla ilgili.
Kayda değer bir süredir bu konu Doğa-Çevre İkilemi içinde ele alınan bir konu. Yani yaşlılıktan ihtiyarlığa dönüşüm hem genlerle ilgili hem de çevresel-toplumsal etkenlerle ilgili. Şu ana kadar insanı yaşlılıktan ihtiyarlığa (erken ya da geç) döndüren özel bir genetik etkinin varlığı ancak dolaylı yoldan ifade ediliyor ve bu dönüşüm beyinde iki klinik olgu tipiyle örneklendiriliyor. Bunların her ikisi de şimdilik 21. ve 19. kromozomlarla ilgili görünüyor. 21'le ilgili olan örnek iki başlı: Down Sendromu ve Erken Başlangıçlı ve çoğunlukla da ailesel olan Alzheimer hastalığı. 21. kromozomla ilgili bozukluklar beynin erken yaşlanıp ihtiyarlamayı hızlandırıyorlar. Otopsi yapılabilen bazı 30-40 yaş arası Down'lıların beyinleri 80 yaş ve sonrası insanların beyinlerine benziyor! 19. kromozomla ilgili olarak ise bu kromozomun bazı gen parçacıkları sorumlu tutuluyor! Her iki örnekle de ilgili olarak şu anda tedavi anlamında yapacağımız bir şey bulunmuyor.
Peki ya çevresel-toplumsal etkenler? Onlarla ilgili farklı bir hikaye var. Bu hikaye büyük ölçüde beynimize nasıl davrandığımızla ilgili.Hepimiz yaşlanma süreci içindeyiz. Bu süreç öyle imkanlar içeren bir süreç ki bunları bilmemizde fayda var.Yaşlanma süreci öyle sadece gen etkilerine bırakılacak bir süreç değil. Gen etkisi olsa bile onunla bile mücadele etmek gerekiyor. Merak eden Down'lı çocukların aynı genetik defekti taşımalarına rağmen eğitime ve çevreye bağlı olarak gösterdikleri performans farklılıklarına bakabilir.
Bunun dışında, olumsuz bir ruh haliyle yaşamamak ve depresyon tanısı almamak, Hemen karamsar olmak için her türlü neden var demeyelim. Bu kolay bir izah! Burada beyni zayıflatan ve Alzheimer'ı ikiye katlayan bir etkenden söz ediyoruz. Okumayı sürdürmek ve okuduklarının üzerinde durup düşünmek zihni güçlendirir. Bu da ispatlı bir etken. Hayal kurmak zihni zenginleştirir. Hep aynı çevrenin içinde kısılıp kalmak, tek düze yaşantı sürdürmek beyni zayıflatır. Müzik ruhun olduğu kadar ve işin aslında beynin gıdasıdır. Sabahtan akşama kadar bulmaca çözmek çözüm değil. Bu faaliyet sıkıntılı biçimde kendinle mücadele etmek gibi bir şey. İnsanın kendinden genç insanlarla ilişkide olması beyni uyarır.
BUNLARI UYGULAYALIM GERİSİNİ GENLERE BIRAKALIM.
Bunlarla birlikte şu anda bayram öncesi tempoya yakınlaştı-ğımı hissediyorum.
İyi akşamlar.