TEMPLE GRANDIN : “Otistik Akıllardan Öğreneceklerimiz Var!”
“-Diyorsun ki "Otizm dünyadan yok edilseydi, insanlar hala mağaraların girişlerinde yaktıkları ateşle ısınıyor ve sosyalleşiyor olurlardı.”
- Evet. İlk taş kıvılcımını kimin yaptığını sanıyorsun? Asperger adam. Tüm otistik genlerden kurtulsaydık Silikon Vadi de kalmazdı enerji sorunu da asla çözüme ulaşmazdı.”
Temple Grandin, Amerikalı hayvan bilimi uzmanı ve Colorado Devlet Üniversitesi'nde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında danışman olarak çalışan birisi. Grandin, 4 yaşındayken konuşmaya ve yürümeye başladı. İlkokuldan itibaren destekleyici rehberlere ihtiyaç duydu. O zamanlar, herkesin alay ettiği "asosyal çocuk"tu. Zaman zaman sokakta yürürken, insanlar "kayıt cihazı" diyerek onunla alay ederlerdi. Çünkü o, öğrendiği şeyleri sürekli tekrar ederdi. 1966' da Hampshire Country okulundan mezun olduktan sonra, üstün yetenekli çocuklar için olan bir yatılı okula kaydoldu. Grandin 1970 yılında Franklin Pierce kolejine gitti. 1975 yılında Arizona State Üniversi-tesi'nden hayvan bilimi alanında yüksek lisansını ve 1989'da hayvan bilimi alanında doktora derecesini aldı.
Oliver Sacks'ın “Marsta Bir Antropolog” kitabında Grandin'den bahsetmesi üzerine tanınmaya başladı. Grandin, diğer insanların duygusal ilişkileri olduğunu ama kendisinin bunun bir parçası olmadığını ifade etmiştir. Hayvan bilimi ve refahı ve otizm hakları çalışmaları ötesinde, binicilik, bilim kurgu, film ve biyokimyayla ilgilenir. O başkaları ile sosyalleşmeyi "sıkıcı" olarak açıklar ve duygusal sorunlar ve ilişkilerle ilgilenmez. Otizmin hayatının her yönünü etkilediğini söyler. Düzenli olarak depresyon ilaçları alır, 18 yaşındayken icat ettiği sıkma kutusunu (kucaklama makinesi) daha sonra kırmış ve artık insanlara sarılmaya ihtiyacı olduğunu söylemiştir
TEMPLE GRANDİN’İN AĞZINDAN OTİZM
“ Otizmin tam olarak ne olduğunu anlatarak başlayacağım. Otizm en ağır formunda çocuğun sözcüksüz kaldığı seviyeden tüm o parlak bilim adamları ve mühendislerin seviyesine dek uzanan çok uzun bir süreçtir.
Bu kişisel özellikler sürecidir. İnek bir öğrenci ne zaman Asperger'e döner? Bu ılımlı otizmdir. Yani Einstein, Mozart ve Tesla hepsi bugün muhtemelen otistik spektrum içinde değerlendiriliyor olurlardı. Beni gerçekten düşündüren şeylerden birisi de bu çocukların geleceğin enerjik şeylerini icad etmelerini nasıl sağlamaya çalışacağımız.
Tamam, şimdi eğer siz otizmi anlamak istiyorsanız hayvanları anlayacaksınız. Size düşünmenin farklı yollarından bahsetmek de istiyorum. Konuşma dilinden uzaklaşmanız gerekiyor. Ben fotoğraflarla düşünüyorum. Ben lisanla düşünmem. Şimdi, otistik akıldaki olay şu; detaylara dikkat eder. Şimdi bu testte sizin büyük harfleri mi yoksa küçük harfleri mi seçtiğinize bakılıyor ve otistik akıllar küçük olan harfleri daha çabuk algılar.
Ve olay da şu; aslında normal bir beyin detayları atlar. Yani eğer bir köprü inşa ediyorsanız, detaylar önemlidir çünkü detayları atlarsanız köprü çöker. Ve benim en bugüne ait politikalarla ilgili en büyük endişem işlerin giderek soyut ve özet hale gelmesidir. İnsanlar elleriyle birşeyler yapmaktan uzaklaşıyorlar. Pek çok okul müfredatından el yapımına dair dersleri çıkarmaya başlamasından endişeliyim, çünkü sanat ve benzer dersler, benim sivrilebildiğim dersler olmuştur.
Sığırlarla yaptığım çalışmada, sığırların ürkmesiyle ilgili pek çok insanın fark edemediği pek çok şeyi fark edebildim. Örneğin; yolları üzerinde dikili olan bir bayrak. Bu dalgalanan bayrak, tam olarak veterinerlik fakültesinin önündeydi ve, tek yapmaları gerekense bayrağı kaldırmaktı. 70'lerin başlarında işe başladığımda, çite asılı bir paltonun, gölgelerin ve yerdeki bir çorabın onları ürküttüğünü gördüm. İnsanlar bu tarz şeyleri farketmiyorlar. Ben fotoğraflara bakarak bunları farkedebildim.
Peki, fotoğraflarla düşünmek nedir? Bu gerçekten de kafanızdaki filmlerdir. Benim aklım google görseller gibi çalışıyor. Ben genç bir çocukken düşünme şeklimin farklı olduğunu bilmiyordum. Herkesin fotoğraflarla düşündüğünü sanıyordum. Ve Fotoğraflarla Düşün-mek kitabımı yazdığımda, insanlarla nasıl düşündükleri konusunda ropörtajlar yapmaya başladım. Ve düşünme şeklimin bir parça değişik olduğunu, farkettiğimde de şok oldum.
Şimdi, görsel düşünmem sığır bakım tesisleri dizayn etme işim için olağanüstü bir değer. Ve kesim tesisinde sığırlara nasıl davranıldığı konusunda da gerçekten ilerleme kaydettim. Şimdi karmakarışık sığır kesimi slaytlarına girmeyeceğim. Eğer ilgilenen varsa materyalleri youtube'a yükledim, bakarsınız. Ama tasarım işimde başarabildiğim şeylerden birisi de bir ekipman parçasını aklımda çalıştırıp test edebilmem, tam olarak bilgisayarlı sanal gerçeklik sistemi gibi.
Ve sosyal biri olmadığım için çok erken öğrenmek zorunda kaldığım şeylerden birisi de kendimi değil, işimi satmak zorunda oluşum. Ve çiftlik hayvancılığıyla ilgili işimi satış şeklim de, çizimlerimde ve fotoğraflarda gösterdiğim gibi. Küçük bir çocukken bana yardımcı olan diğer şey de görgü ve terbiyenin öğretilmesiydi. Dükkanların raflarındaki satılık eşyaları aşağıya çekemeyeceğiniz ve etrafa atamayacağınız öğretilirdi.
Otistik akıllar uzmanlaşmaya eğilimlidir Bir işte çok iyi, başkasında kötü. Ben cebirde berbattım. Geometri ve trigonometri almama hiç izin verilmedi. Devasa bir hata. Pek çok çocukta cebiri atlayıp direk geometri ve trigonometriye geçmeliler.
Diğer türden bir akıl da kalıpsal düşünen akıllardır. Daha soyutturlar. Bunlar sizin mühendisleriniz, bilgisayar programcılarınızdır. Bu kalıpsal düşünme. Kalıpsal düşünenler, müzik ve matematik. Bunların çoğunun okumayla ilgili sorunları olur. Bu çeşit problemleri aynı zamanda disleksik çocuklarda da görüyoruz. Tüm bu değişik çeşitteki akılları görüyorsunuz. Ve birde sözsel akıllar var. Her konudaki her gerçeği bilirler.
Diğer birşey de duyusal konular. Duyular meseledir. Bazı çocuklar florasan ışıklardan rahatsız olur. Bazılarının sese karşı hassasiyeti vardır. Gördüğünüz gibi değişken oluyor.Şimdi, görsel düşünmek bana hayvanların aklıyla ilgili pek çok içgörü sağladı. Çünkü düşünün. Bir hayvan sadece duyusal temelli düşünür, sözlerle değil. Resimlerle düşünür. Seslerle ve kokularla düşünür.
Hayvan aklı ve aynı zamanda benim aklım duyusal gelen verileri kategorize ediyor. At üstünde bir adam ve yerde bir adam, bu tamamen farklı iki şey olarak görülüyor. Sürücüsü tarafından eziyete uğramış bir atınız olabilir. Veterinerde harika olacaklardır, ayrıca nalbantla da, ama onu süremezsiniz. Başka bir atınız daha var ve nalbant onu dövmüş, ve böyle birşeyden dolayı veterinerdeyken delirecektir, ama siz ona binebilirsiniz. Sığırlar da böyledir. At üstündeki adam, ayakta duran adam, tamamen farklı iki şey.
İşte bunlar bilgileri kategorize edebilme yeteneği, pek çok insanın bu konuda iyi olmadığını görüyorum. Ekipmanlardaki sorunlar veya tesisteki bir problemi çözmek için çıktığımda, sorunun ne olduğunu çözemediklerini görüyorum. "İnsan eğitimi sorunu mu?" "Yoksa ekipman sorunu mu?" Pek çok insanın bunda sıkıntı yaşadığını görüyorum. Diyelim ki bir ekipman sorunu var. Bu küçük mü, basitce düzeltebilir miyim? Ya da sistemin tamamının dizaynında bir hata mı var? İnsanlar bunu algılamakta güçlük yaşıyorlar.
Şimdi şöyle birşeye bakalım, havayollarını güvenli yapacak sorunları çözelim. Evet, bir milyon mil uçucusuyum. Çok ama çok fazla uçuyorum. Ve eğer ben böyle iken direk gözlemleme yapacağım şey ne olabilir? Uçak kuyrukları olabilir. Biliyorsunuz, son 20 senede beş ölümcül kazada kuyruk ya çıktı, ya da kuyruktaki idare mekanizması bir şekilde kırıldı. Bunlar kuyruk, çok net ve basit. Ve pilotlar uçağın etrafında yürüdüklerinde ne oluyor tahmin edin? Kuyruğun içindeki o şeyi göremiyorlar. Şu anda bunu düşünürken, tüm o spesifik bilgiyi toparladığımın artık sizde farkındasınız. Çok spesifik. Yani, benim düşünme şeklimin altı üstte. Tüm o küçük detayları alırım ve bir bulmaca gibi birleştiririm.
Buradaki şey, dünyanın tüm bu farklı tiplerdeki akıllarla birlikte çalışmaya ihtiyacının olması. Tüm bu insan akıl çeşitlerini geliştirmek için çalışmalıyız. Ve beni delirten şeylerden birisi de, çevredeki otizm toplantıları için dolaştığımda, çok fazla bilgisayar düşkünü inek tipli ufaklık görmem. Ve kesinlikle sosyal değiller. Ve kimse de ilgi alanlarını bilim gibi bir konuda geliştirmelerine yardım etmiyor. Ve bu fen öğretmenimle ilgili özelliği bana anımsatıyor. Ben serseri bir çocuktum. Lisedeydim. Ders çalışmak umurumda değildi. Ta ki bay Carlock'ın fen dersine kadar.
Ve o bana görsel bir illüzyon odasıyla ilgili meydan okudu. İşte bu da çocuklara ilginç şeyler göstermek zorunda olduğunuz konusuna geliyor. Belki de TED'in yapması gereken tüm okullara TED'de harika dersler olduğundan bahsetmektir, ve internette de bu çocukları tahrik edip ateşleyecek her çeşit harika şeyi bulmak mümkün, Bu bilgisayar düşkünü inek tipli çocuklardan ve öğretmenlerden ortabatıda ve ülkenin diğer yerlerinden de çok fazla gördüğüm için bu teknolojik alanlardan uzaklaştığınızda bu çocuklarla da ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Ve doğru yolda da ilerlemiyorlar.
Olay şu ki bir aklı daha çok düşünen ve daha kognitif bir akıl haline getirebilirsiniz. Aklınızla daha sosyal olmak için donanımlana-bilirsiniz. Ve şimdi bazı araştırmacıların dediğine göre otizmde bu gerçekten parlak akıllarda, düşünme ve sosyalleşme arasında ticaret yapmak gibi. Ve çok şiddetli olduğu noktaya vardığınızda da sözcüğü olmayan bir insana sahip oluyorsunuz. Normal insan aklında hayvanlarla paylaştığımız görsel düşünmeyi dil kapatıyor.
Bu çocuklara ilginç şeyler göstermeliyiz. Ve auto-shop dersini, tasarım dersini ve sanat dersini müfredattan çıkarıyorlar. Sanat okulda en iyi olduğum dersti. Tüm bu değişik akıl çeşitlerini düşünmek zorundayız. Gelecekte bu çeşit insanlara ihtiyacımız olacağı için bu tarzda akıllarla birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Biraz da işten bahsedelim. Evet, fen öğretmenim beni çalıştırdı, çünkü tembeldim ve çalışmak istemiyordum. Ama birşey var, ben iş deneyimi elde ediyordum. Basit bazı şeyleri öğrenmemiş çok fazla zeki çocuğa rastlıyorum, örneğin dakik biri olmak gibi. Bu bana sekiz yaşımdayken öğretilmişti. Ninenin pazar partisinde masada sofra adabına nasıl uyulur, gibi. Bu bana çok ama çok gençken öğretilmişti. Ve 13 yaşımda bir terzinin yanında iş bulup çalışmaya başlamıştım elbise satıyordum. Üniversitede intörnlük yaptım. Birşeyler inşa ettim. Ve ayrıca verilen görevleri nasıl yapacağımı da öğrenmek zorundaydım.
Küçükken tek yapmak istediğim atların resmini yapmaktı. Annem "Tamam, hadi başka birşeyin de resmini yapalım" dedi. Başka birşeyler yapmayı da öğrenmek zorundalar. Diyelim ki çocuk legolara fikse olmuş durumda. Ona farklı şeyler inşa ettirin. Otistik akıllarla ilgili diğer bir şey de fiksasyon göstermeye eğilimleridir. Eğer bir çocuk yarış arabalarını seviyorsa matematik için o yarış arabalarını kullanmak gibi. Hadi bakalım şu mesafeye bir yarış arabasının gitmesi ne kadar zaman alır? Diğer deyişle, fiksasyonu kullanın ve çocuğu motive edin. Bu yapmak zorunda olduğumuz şeylerden biri. Ülkenin bu kısmından uzaklaştığınızda, bu zeki çocuklar ile ne yapacağını bilemeyen öğretmenlerden bana gına geldi. Beni delirtiyorlar.
Görsel düşünenler büyüyünce ne yaparlar? Grafik dizaynı, bilgisayarlarla ilgili herşey, fotoğrafcılık, endüstriyel tasarım. Kalıpsal düşünenler, onlar da matematikçiler olacak, yazılım mühendisleri, bilgisayar programcıları bu tarzda tüm işleri yapabilirler. Sözsel düşünen akıllardan harika gazeteciler olur Ayrıca çok da iyi sahne sanatçısı olurlar.
Bu öğrencilerle birlikte çalışmaya ihtiyacımız var, Bu da danışman konusunu açıyor. Bilirsiniz, fen öğretmenim çok itibarlı biri filan değildi. NASA uzay bilimcisiydi. Şimdi bazı eyaletlerde şu noktaya gelindi, eğer biyolojide bir dereceniz varsa veya kimyada okula girip biyoloji veya kimya öğretebiliyorsunuz. Bunu yapmak zorundayız. Çünkü gözlemlediğim kadarıyla çocukların çoğu için gereken iyi öğretmenlerin çoğunluğu devlet üniversitelerindeler. Bu iyi öğretmenlerden bazılarını oradan çıkarıp liselere almalıyız.
Diğer bir şey de, bu çok çok ama çok başarılı olabilir, yazılım sektöründen emekliye ayrılmış çok fazla kişi var ve onlar bu çocuklara öğretebilirler. Onlara öğreteceklerinin eski bilgi olması önemsiz, çünkü yaptığınız şey kıvılcımı çakmak olacak. Çocuğu harekete geçiriyorsunuz. Ve bunu başarırsanız, zaten yeni ne varsa kendisi öğrenecektir. Danışmanlar çok elzem. Fen öğretmenimin bana yaptığı şeyi ne kadar vurgulasam da yetersiz kalacak. Onlara danışmanlık yapmalıyız, işe almalıyız. Ve onları şirketlerinize stajer olarak alırsanız, otizmde, Asperger türünde akıllarda, onlara sadece "Bir yazılım dizayn et" diyemezsiniz. Onlara spesifik görevler vereceksiniz. Çok daha spesifik olmalısınız. "Bir telefon için yazılım dizayn ediyoruz ve bu telefonun bazı spesifik özellikleri olmalı.