YENİ

Doğuştan Görmeyen Bir Doğal Ressamın Olağandışı ve Olağanüstü Ressamlık Yeteneğinin Olası Beyinsel Nedenleri

Eşref Armağan 1953’de İstanbul’da dünyaya geldi. Sonradan genetik mütasyon olarak belirlenen bir nedenle gözleri oluşmamıştı ve doğumundan itibaren hiç görmedi.

 Ne çocukken ne de yetişkin çağda hiçbir sanat eğitimi görmedi. Kendi kendine yazmayı öğrendi. Bütün gün babasının dükkanında baca boruları keserek ona yardım ederdi, boş zamanını da resim çizerek geçirirdi. 6 yaşındayken kalem ile kağıt üzerine çizmeyi, 18 yaşında ise önce parmakları ile kağıt üzerine, sonra da kartona yağlı boya ile resim yapmaya başladı. Yağlı boyadan akrilik boyaya ve tuvale geçti. Eşref şu anda dünyada derin hayret uyandıran ama bir “doğal” ressam olarak kabul edilmektedir. 
Neden, niçin, nasıl? Eşref’in olağandışı ve olağanüstü yeteneğini anlamamız konusunda bize ne yardımcı olabilir? Bu gibi sorulara yaklaşımda iki seçeneğimiz olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi, peşinen, bu işi sadece “mucize” kabilinden, sürekli anlamda “olmaz böyle şey!” diyerek ve bunları söylerken de bilmeden bilgi ve bilme konularında bilinçaltımızı açık eden bir yaklaşım göstermek, İkincisi ise, bu “mucize” yi, Eşref’in beyninden elde edilen deney sonucuna dayanarak anlamaya çalışmak. 
Birinci yaklaşımla içine girilen şaşkınlık, hayret ve duygusal etkilenme kendi içlerinde ne denli haklı olursa olsun, Eşref vakasını eşi benzeri görülmemiş bir doğaüstü olay gibi görme, onu tekilleştirme ve giderek mistik hale getirme tehlikelerini taşır.

Bu tavır, aslında, insanları tam ortadan ayıran, turnusol kağıdı gibi kimin nasıl bir düşünce yapısına sahip olduğunu gösteren bir tavırdır. Bu tavrın, bilinmeyen olaylara bilgi penceresinden bakanların tavrı olmadığı gayet açıktır. İnsanlığın bilme tarihinde binlerce yıl boyunca binlerce kere tekrarlanmış ve her keresinde de bilgi’nin üstün gelmesiyle sonuçlanmış olan bir çok olay bu tür bir şaşırtmacanın içinden geçmiştir! 

İkinci yaklaşım, elbette ki bu tür bir yetenek gösterisini ve böyle bir şey olabilmesini doğal,olağan karşılamadan bunun nedenlerini sorgulayan yaklaşımdır. Yani hem heyecan duyan hem de arayan bir yaklaşımdır. Eşref’in bu yeteneği onun beyninin içinde gizliydi ve Harvard’ da onun beyniyle ilgili olarak yapılan deney bu gizliliği kaldırdı. Beyin araştırmacıları onu davet ettiler ve MR cihazı içinde ona çizimler yaptırırken beyninin tepkilerini ölçtüler. Ortaya çıkan ise gerçekten hayret vericiydi! Normalde kabul edilen, görme sağlam olduğunda beynin görme alanlarının, işitme sağlam olduğunda beynin işitsel algılama alanlarının ve bir şeyleri öğrenirken ve hatırlarken beynin hafızayla ilgili alanlarının aktive olması olduğu halde, Eşref’in beyninde görmeden yaptığı çizimler sırasında başta görme alanları olmak üzere bütün bu alanlar birlikte aktive oluyordu! İşte Eşref’in olağandışı ve olağanüstü yeteneğin sırrı bu bilgideydi: Doğuştan duyu organları ve kanalları sağlam kişilerde, beyin loblarıyla ve bölgesel olarak sağlam olan uyaran kanallarına uygun biçimde davranıyor; gözlerden gelen uyaranlar oksipital denilen ve görme merkezinin bulunduğu arka lobta işlem görürken, işitsel uyaranlar temporal denilen ve işitme merkezinin bulunduğu yan alt lobta işlem görüyor, dokunsal uyaranlar ise parietal denilen yan üst lobta işlem görüyordu.

Ancak Eşref gibi doğuştan bir uyaran kanalı ya da organı kapalı olan kişilerde bu organ ya da kanalın beyindeki analiz bölgesi gelişimsel olarak boş durmuyor ve sağlam analiz yapan bölgelerle birlikte ya da onların yardımıyla işini yapmaya çalışıyordu.

Bu beyinde nasıl olmaktadır? 

1. Şimdi fotoğrafların arasında bulunan beyin şekline bakalım. Bu şekilde arkaya doğru, biraz önce sözünü ettiğimiz üç algı lobunun komşuluk bölgelerini içine alan geniş pembe bir alan var. Bu alan evrimde ve gelişimsel olarak insan beyninde en son ortaya çıkmış ve görme,işitme ve dokunma merkezlerini ilişkilendiren alandır. İnsanda okuma-yazma ve matematik sol beynin bu bölgesinden, navigasyon (yer-yön bulma) ise sağ beynin bu bölgesinden ortaya konulur. Eşref’in beyninde parmak uçlarını gözleri gibi kullanmasına olanak tanıyan bu türden bir bölgeler arası işbirliği olduğu açıktır. Parmaklarıyla duyusal algılama yoluyla edinilen bilgiler, görme lobunun içinde olan ve görmesi olmayan kişilerde daha önceden çalışmadığı kabul edilen renk bölgesiyle, derinlik bölgesiyle ve perspektif bölgesiyle birlikte davranarak Eşref’e bunları yaptırabiliyor! Kısacası, Eşref ve onun gibilerin beyinlerinde çocukluktan itibaren yeni bir organizasyon, yeni bir görev bölümü oluyor. Bu özelliğe nörobilimde PLASTİSİTE (Beyin Esnekliği) adı verilir ve beynin bu gelişimsel özelliği 1970’lerden beri biliniyor.

2. Bu tür olayların nasıl olabildiğine dair diğer bir grup örnek de SİNESTEZİ adıyla bilinen özelliktir. Sinestezi, algı bölgeleri arasında normalde silik raslanan ya da görülmeyen işbirliği zeminidir. Bu işbirliği, yukarıda sözü edilen ortak beyin bölgesinin altyapısında gerçekleşen bir çapraz algılama olgusudur. Sanatçılar, özellikle de görsel sanatçılar arasında örneklerine çok raslanan sinestezide sayılar renk kodlarıyla, renkler notalarla tanınabilir ve zaman zaman ortaya akıl almaz sanat örnekleri çıkar. Plastisite kavramıyla ilişkisinin yanısıra Eşref’in doğal bir sinestet olma olasılığı da yüksektir.

3. Eşref gibi doğal ve sıradışı sanatçılarda beyin doğuştan bir zorlanma yaşadığında hem plastisite hem de sinesteji birlikte beyni yeniden şekillendirirler. Bu durum görme yeteneklerini sonradan kaybetmiş kişilerde büyük bir olasılıkla bu şekilde olmamakta ve kaybın yaşına göre yetenek yerine özürlülüğe dönüşmektedir. Benzeri bir örnek, doğuştan ya da erken bebeklik çağında kollarını yitirenlerde bacakların aynı beceriyle kullanılması şeklinde olmaktadır.

4. İnsan beyninin genetik ve biyolojik özelliklerinden dolayı erken yaşlarda bambaşka işlevsel organizasyonlara girebilmesinin bir diğer nedeni de, beyindeki bütün hücrelerin aynı ortak SİNİRSEL KÖK HÜCRE’ den kaynaklanması olabilir. Anne karnındaki ilk aylarda kemik iliğinde üretilen bu ortak sinirsel kök hücre kan dolaşımı yoluyla sinir sistemine ve beyne gittikten sonra beynin bütün bölgelerine dağılmakta ve MİGRASYON denilen bu olayla loblara giden ilkel hücreler daha sonra bulundukları loblara göre yeni işlevler kazanmak-tadır. Eşref’in beyin gelişiminde anne karnından başlamak üzere bu olgu da rol oynamış olabilir.
Özet olarak, Eşref gibi doğal ve sıradışı sanatçıların beyninde olanları Plastisite, Sinestezi, Sinirsel Kök Hücreler ve onların göçüyle beyinde yeni görevler edinmeleri türünden bazı temel nörobilimsel kavramlar eşliğinde tartışmamız olanaklı görünmektedir.

Yorum Yapılmamış

Sağ Beyin-Sol Beyin Testi
2017-07-04 09:14:02 İnternette çok sayıda sağ beyin-sol...
Beyin ne organıdır?
2017-04-17 11:58:25 Beyin ona sahip olan bütün...
Beynin girintili-çıkıntılı yüzey yapısının bir anlamı var mıdır?
2017-04-17 13:15:12 Beyinlerde gördüğümüz girintili-çıkıntılı yüzey yapısının...
OTİZM VE BEYİN-1-
2017-05-30 08:56:14 İşte ortada kalmış konulardan biri...